Aslında mesleki tükenmişlikle ilgili çok fazla yazı makale bulunmasına rağmen bence en güzel kaynak insanın çevresinden gözlemledikleridir. Bir kurumda özel veya devlet çalışan kişilerin çoğunluğunun yüzünün asık, mutsuz, işini sırf maaş için yapıyor olması mesleki tükenmişliğin göstergesi olabileceği gibi çalışılan yerin yönetimsel sıkıntılarından da kaynaklanabilir.
Bu genele vurduğum girişten sonra uzun zamandır yazmadığım uslubum ve öz eleştirimle karşınızdayım :) Bir süredir kendimi sürekli yorgun, bitkin, her an hastalanacakmış gibi hissediyorum. Her gün bir önceki gün aynısı yok yok yada şöyle söylesem daha doğru olacak sanırım hergün bir sonraki gün gibi :) ben sanki günlerimi bir türlü bitiremiyorum. İşe gidiyorum, çıkıyorum, yüksek lisansa gidiyorum, eve geliyorum, kafamda bir sonraki günün işlerini kurgulayarak uykuya dalıyorum veya kaliteli bir uyku uyuyamadan sonraki günlere devam ediyorum. Bu arada bloguma yeni rast geldiyseniz yeni okuyorsanız bilin istedim okuduğunuz blogger ilkokul 2. Sınıftan beri sadece öğretmen olmak isteyen, işine aşık, yine hayata gelse yine eğitimci olurum diyen biri... Fakat bir yanlışlık var bu işte... İşimi bu kadar sever bu kadar çaba gösterirken başarılı olmak için neden sürekli kendimi yakınırken buluyorum? Üstelik gerçekten dikkat ediyorum biri işte halimi hatrımı sorduğunda çok yoğunum dememek için. Neyse geçen gün bir karar aldım. Nasıl aldığıma gelicek olursak başlıktanda anlaşılcağı gibi bir servis şöförümüz var ben ön koltukta oturuyorum. Her sabah trafikte sürekli ofluyor, sürekli yumruğunu direksiyona vuruyor derken ben daha işe varamadan stesle güne başlıyorum. Sonra bir durup düşündüm dedim senin ondan farkın ne? Sende arkadaşlarına işinden bahsederken demiyormusun çok yoğun, yoruldum, çok erken uyanıyorum, geç eve gidiyorum diye? Belki onlarda senden yorulmuştur kim bilir? Bu işte bir tezatlık var çünkü her gün sağlıklı olduğuma duacıyken bu işi yaptığım için, olmak istediğim yerde olmak istediğim pozisyonda olduğum için de duacı değilmiyim ben? Artık karar verdim. Sanırım her ne sebeple olursa olsun yakınmak alışkanlık yapıyor. Biri artık bana nasıl gidiyor dediğinde çok güzel, sevdiğim bir çok işi bir arada yapma şansına sahibim ve çok mutlu olduğum bir iş çevrem var diyeceğim :)) Peki kaç kişi gerçekten içten bu cümleyi işi için kurabiliyor? Peki siz karar verdiğiniz halde hala yakınıyor ve gerçekten sevmediğiniz işi yapıyorsanız harekete geçmek için neden bekliyorsunuz? Harekete geçmek için gerçekten sahip olmanız gerekenler nelerdir hiç düşündünüz mü? Hadi düşünün. Mutlu bir iş, mutlu bir özel hayatı, mutlu bir hayat, sağlıklı bir yaşamı beraberinde getiriyor. Şimdi Bir yerden başlayın...
Yorumlar
Yorum Gönder